Ecording'le Tanışın: İklim Eylemi İçin Ortaklarımız | Latro
geri dön

okuma süresi

6 dk

yayınlanma tarihi

15.11.2021

Tohum Toplarımızı Doğa ile Buluşturan ecording ile Tanışın!

Bir ekosistem olarak sorumluluklarımızın farkındayız. Attığımız her adımda, nasıl bir etkisi olacağını da göz önünde bulunduruyoruz. Bu amaçla ecording ile ikinci kez bir araya geldik ve gönderdiğimiz ürünlerimize küçük bir not ekledik. Temas ettiğiniz ürünlerimizin üzerindeki QR kodu okutup istediğiniz tohum türünü seçerek, tohum topunuzun ecoDrone ile ne zaman ve nerede atılacağını takip edebilirsiniz.
İklim eylemi, sustainibility, Ağaç, tarım, ecording, sürdürülebilirlik,Ecording, agriculturel, tarım, global goals, sürdürülebilirlik

Küresel amaç ve hedefler, sosyal sorumluluk

 

ecording’den Zehra Solmaz ile inovatif çevre teknolojileri geliştiren bu sosyal girişimin nasıl ortaya çıktığını, neler yaptıklarını ve iklim aciliyetinin iş dünyasına etkisini konuştuk. 

 

Merhaba Zehra, bize biraz kendinden bahsedebilir misin? 


2017 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Çevre Mühendisliği bölümünden mezun oldum ve hemen akabinde Avrupa’da bir NGO’da çevresel problemler ve iklim değişikliği üzerine 1 yıl gönüllü olarak çalıştım. Aslında üniversitenin son yıllarında sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği konularına yönelmiştim ancak bu alanda çalışmaya kesin olarak karar vermemi Avrupa’daki gönüllülük tecrübem sağladı. Döndükten sonra yine sürdürülebilir kalkınma üzerine çalışan bir dernekte proje koordinatörü olarak 1 yıl kadar çalıştım. Eş zamanlı olarak ise yine SKA’lar üzerine çalışan ve global bir ağ olan UN SDSN Youth’un Boğaziçi Üniversitesi koordinatörlüğünü yaptım. Sonrasında ise yaklaşık iki yıl boyunca yine SDSN Youth ağının Türkiye koordinatörlüğü görevini yürüttüm. Şu an bir yandan ecording’te çalışırken bir yandan da Boğaziçi Üniversitesinde sosyo-ekolojik sürdürülebilirlik alanında master yapıyorum. Akademik olarak; iklim krizi, iklim değişikliği politikaları, sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji konularında çalışıyorum. Aslında hayatımın büyük bölümü sürdürülebilirlik ve iklim krizi odağında devam ediyor diyebilirim.

 

Ecording, sustanibility, water, nature

 

Zehra Solmaz | ecording Satış ve Kurumsal İş Birlikleri Yöneticisi

 

Diğer sorulara geçmeden, öncelikle “sürdürülebilirlik” kavramı senin için ne ifade ediyor merak ediyoruz. 


Birinci endüstri devriminden itibaren insanlık olarak inşaa ettiğimiz üretim ve tüketim biçimleri; temelde şu an yaşadığımız global krizlerin hepsinin nedenini oluşturuyor. Hem sosyal, hem çevresel hem de ekonomik anlamda dünya olarak derin bir kriz içerisindeyiz. Sürdürülebilirlik benim için tüm bu üretim, tüketim ve yaşayış biçimlerimizi; daha adil, daha eşitlikçi ve tüm gezegenin ortak geleceğini koruyacak şekilde evirmektir. 

 


ecording Türkiye’de kendi alanında başka örneği olmayan bir sosyal girişim. Nasıl doğduğunu ve çalışmalarınızı anlatabilir misin? 


ecording’in hikayesi aslında kurucumuz Mert Karslıoğlu’nun üniversitede aldığı bir girişimcilik dersi ile başlıyor. Çevresel problemler ve iklim değişikliği konusundaki hassasiyeti de tamamlayıcı faktör oluyor tabii ki. ecording temelde küresel iklim krizine karşı sürdürülebilir ve inovatif teknolojiler geliştiren bir sosyal girişim. ecoDrone ile verdiğimiz hizmet geliştirmiş olduğumuz projelerden birisi. Onun dışında da teknolojiyi kullanarak iklim krizinin çözümüne katkı sunmak adına geliştirdiğimiz projelerimiz var.

 

Ecording, agriculturel, tarım, global goals, sürdürülebilirlik

 

ecoDrone ile ulaşılması zor bölgelere tohum topu atarak o bölgelerin de ağaçlandırılmasını sağlıyorsunuz. Peki, tohum topu nedir? Bir fide ile karşılaştırıldığında avantajları var mı?  


Tohum topu; bir tohumun etrafının, içerisinde kil, gübre, humuslu toprak ve tohum türünün verimliliği için özel belirlenen minerallerin yer aldığı bir karışım ile kaplanması sonucu meydana gelen toplardır. Bu sayede tohumların; soğuk, aşırı sıcak, rüzgar, orman canlılarının tohumu yemesi gibi tohumun hayatta kalamamasına neden olacak şartlardan korunması sağlanmaktadır. Elle tohum serperek ağaçlandırma aslında bu topraklarda ağaçlandırma çalışmalarında kullanılan geleneksel bir yöntemdir. Tohumları; tohum topu haline getirerek aslında onları çevresel etkenlerden korumuş oluyoruz ve geleneksel yöntemlere kıyasla 16 kat daha fazla tohum koruma oranına ulaşabiliyoruz.

 

Ecording, agriculturel, tarım, global goals, sürdürülebilirlik


Birçok farklı sektörden markalar için çeşitli projeler üreterek karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı oluyorsunuz. Özellikle son dönemde yaşadığımız iklim krizi kaynaklı olaylar sonrasında, markaların bakış açılarında nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz? 


İklim krizinin derinleşmesi ile özel sektör bileşenlerinin ve markaların sürdürülebilirlik ve çevre konularındaki hassasiyetleri zaten artmaktaydı. Ancak son iki yıldır tecrübe etmekte olduğumuz global pandemi süreci de tüketicilerin ve kamuoyunun da çevre, iklim ve sürdürülebilir yaşam tarzı konusundaki hassasiyetlerini oldukça artırdı. Tabandan gelen bu değişim ve sürdürülebilirlik talebi ise markaları bu konuda aksiyon almak adına hızlandırmış oldu. Tabii ki özel sektör markalarının dönüşüm talebinin ardında Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve Birleşmiş Milletler’in 2030 hedefleri gibi faktörler de oldukça etkili. Hemen hemen her sektörden markaların çoğunluğu üretim biçimlerini daha sürdürülebilir hale getirmek, çevresel etkilerini azaltmak ve iklim kriziyle mücadeleye katkı sunmak adına projeler yaratmaya çalışıyorlar. Karbon ayak izlerini nötrlemek konusunda da markalarda yükselen bir çaba ve talep olduğunu söyleyebilirim. Geçtiğimiz yaz aylarında üzüntü ile tecrübe ettiğimiz orman yangınlarının sıklığının artmasında ve çok daha geniş alanlara yayılmasında iklim krizinin etkileri şüphesiz ki yadsınamaz. Bu bağlamda da markaların bu sorunun çözümüne ya da gelecekteki ihtimallerin azaltılmasına dair çabalara katkı sunmak adına oldukça istekli olduklarını gözlemledim diyebilirim. İlk başta da bahsettiğim gibi iklim krizini büyük oranda yaratan bizlerin üretim ve tüketim biçimleri, bunun da temelinde özel sektör var ve ilk dönüşüme başlaması gereken alanlardan birisi orası. Bu nedenle markalardan gelen bu değişim talebi beni kendi adıma oldukça heyecanlandırıyor diyebilirim.

 

Yeni yıl için yaptığımız iş birliği sonrasında gönderdiğiniz videolarda tohum toplarımızın nasıl üretildiğini de görmüştük. Ekim yapılacak bölgede kadınlar tarafından üretilirken aynı zamanda onların da iklim krizi ile mücadeleye katılmalarını sağlıyorsunuz. Bu harika uygulamanızdan da bahsedebilir misin? 

 

Tohum topları bizim operasyon yaptığımız sahalara yakın kırsal bölgelerde yaşayan ve iklim krizi nedeni ile dezavantajlı duruma düşmüş kadınlar tarafından üretiliyor. İklim krizini sadece çevresel bir kriz olarak ele alamayız, bu kriz aynı zamanda içerisinde bir çok toplumsal eşitsizliği de barındırıyor. Her krizde olduğu gibi iklim krizinde de en fazla dezavantajlı gruplar etkileniyor; tabii bunların başında da kadınlar geliyor. Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre iklim krizi nedeniyle yerlerinden edilenlerin yüzde 80'ini maalesef kadınlar oluşturuyor. İklim krizi ile mücadele etmeyi kendisine vizyon olarak belirlemiş bir sosyal girişim olarak bakış açımız bu krizi bütünsel bir şekilde ele almaktır. Bu nedenle iklim değişikliği nedeni ile dezavantajlı konuma düşmüş bu kadınları istihdama tekrar kazandırarak; bu krizin hem çevresel yönü hem de toplumsal yönü ile mücadele etmeye çalışıyoruz. 

 

Sürdürülebilirlik ve iklim krizi ile mücadele işinizin merkezinde bulunuyor. Giderek daha çok konuşulan ve ciddileşen bir mesele olarak, sizin gelecek  hedefleriniz neler? 


Aslında temelde hedefimiz tüm boyutlarıyla iklim krizi ile mücadele etmek ve Birleşmiş Milletlerin global olarak belirlediği hedefler çerçevesinde bu krizin durdurulması için teknolojiler geliştirmektir. Kurguladığımız tüm projelerin ve iş modellerinin temelinde; iklim krizinin ve çevresel sürdürülebilirliğin ne denli önemli olduğunu kamuoyuna anlatmak da var. Aslında tek başına hiçbir kurumun, derneğin, şirketin, ülkenin ya da devlet organının iklim değişikliğini durduramayacağının bilincindeyiz. Bu nedenle topyekûn bir bir mücadeleye ihtiyacımız olduğunun farkındayız. ecording olarak temelde hedefimiz Türkiye’den başlayarak dünyanın diğer coğrafyalarına da iklim krizi çözümlerimizi götürmek ve iklim değişikliğinin durdurulması yolunda çözümün bir parçası olmaktır. 2030 yılına kadar olan süreç son on eylem yılı olarak adlandırılıyor BM tarafından. Ortak geleceğimizin akıbetini belirleyecek en kritik on yıl belki de. Tüm dünya olarak bu krizi ciddiye almakta ve durdurmak için çözümler üretmek yolunda biraz geç kaldık. Ancak hala yapılabilecek çok şey var, sadece artık bu krize ‘kriz’ gibi davranmamızın zamanı geldi. Baştan aşağı bir dönüşüme ihtiyacımız var; ekonomik sistemlerimizde, üretim biçimlerimizde ve yaşayış düzenimizde. İşte bizler bu değişimin aktörlerinden birisi olmak niyetindeyiz. Bu global bir kriz olduğu için sadece Türkiye sınırları içerisinde değil, tüm dünyada değişimin öncüsü olacak teknolojiler geliştirmek en büyük hedeflerimizden birisi.


Tekrar sana dönecek olursak, bize ilham olacağını düşündüğün okuma/dinleme/izleme önerilerin var mı? 

 

Beni en çok mutlu eden şeylerden birisi de son yıllarda sürdürülebilirlik kavramı ve iklim krizi ile ilgili kaliteli içeriklerin sayısının artması. Bu bağlamda sürdürülebilirlik kavramının doğru anlaşılması ve toplumda farkındalığın artması amacıyla 2008’de yola çıkan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nin güçlü bir ekosistem yarattığına inanıyorum. SYFF’nin belgesel gösterimlerini ve film seçkilerinin muhakkak takip edilmesini öneririm. François-Xavier Drouet’in Ormanların Zamanı belgeseli, How We Live: A Journey Towards a Just Transition, The True Cost, A Thirsty World önerebileceklerimden birkaçı. Murray Bookchin’in ekoloji ve toplum üzerine yazdığı kitapların da okunmasını tavsiye ederim. Özellikle ‘Ekolojik Bir Topluma Doğru’ bence muhakkak okunmalıdır. Esmiyor Podcast ise iklim krizi ve çevresel problemler konusunda hem aktivistleri hem bilim insanlarını hem de gazetecileri konuk olarak oldukça anlaşılır ve bilgilendirici içerikler yaratıyor. Keyifle takip ettiğim podcast serilerinden birisidir. Yine iklim krizine dair daha teorik ancak anlaşılır bilgiler edinmek isteyenler için İklim Gazetesi, iklimBU ve Yeşil Düşünce Derneğinin oluşturduğu içerikleri takip edebilirler.

birlikte yaratabileceğimiz yeni olasılıkları keşfetmek için bize ulaşın