Problemleri, Nasıl Yeni Olasılıklara Çeviriyoruz?
Kısaca hub/departmanlarınızdan ve “Problem” in Latro Kimya için ne anlama geldiğinden bahseder misiniz?
Latro kültüründe ekosistem ifadesi; farklı sektörlere yönelik çözümler sunan girişimci gruplar bizim ifademiz ile hublardan, tedarikçi, müşteri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler gibi etkileşim içerisinde olduğumuz herkesi kapsayan bir özelliğe sahip. Diğer bir ifade etkileşim içerisinde olduğumu herkesi kapsıyor olması ile ön plana çıkıyor.
Birbirilerinden beslenen ama aynı zamanda bağımsız sektörel uygulamalara sahip hublar ise sistemin en temel çarkları.
Hublarımız;
- Fortis; tekstil ve pet sektöründe uzmanlaşmış,
- Agrolution; tarım ve ilaç sektörüne yoğunlaşmış,
- Electronic; savunma sanayi, uzay ve havacılık, elektronik sistemler gibi teknoloji konusunda çözüm partneri,
- Life Sciences; ev bakım ürünleri ve kozmetik alanında çözümler sunan,
- Printing; silikon elastomer teknolojisine ağırlık vererek baskı alanında sıra dışı çözümler geliştiren ekiplerden oluşuyor.
Tüm hublar tam bir şirketin yürütmekte olduğu tüm fonksiyonlara hâkim. Stratejik karar almadan, satışa, satın-alma ve finansman yönetimine kadar varlıklarını yenilik yaratarak büyütebilmek için ihtiyaç duydukları tüm altyapıya sahip veya buna ulaşabilir vaziyette. Buradaki en büyük güç şeffaflık ve enformasyona dönüştürülmüş verilere ulaşılabilir olmaktan geçiyor.
Latro’da problem kelimesini aslında deneyime eşdeğer tutuyoruz. Bunların hepsi bize öğrenme ve gelişme alanları yaratan deneyimler.
Problem çözme sürecinizden ve çözüm için kullandığınız araç ve tekniklerden bahseder misiniz?
Organizasyonumuzda yönetim şeklimiz itibariyle problemler ve çözüm önerileri kolektif akılla masaya yatırılıyor. Hiyerarşinin olduğu sistemlere göre çok daha çevik ve hızlı olsak da bizim kolektif problem çözme süreçlerimizde de bazen aksamalar olabiliyor.
Bunu aşmak için Latro’lu herkes “kaşifler yolculuğu” adı altında çok ciddi bir dizi eğitimden geçiyor; tüm bireyler ortak bir dil ve farkındalık kazanarak çok daha kolay senkronize olabiliyorlar.
Karar alma ve problem çözme sürecini yavaşlatan veya zorlaştıran bir durum takımlar veya kaşifler tarafından gözlemlendiğinde hızlı bir şekilde gelişim sürecinin içerisine dahil oluyor. Bireylerin farkındalıklarından yararlanarak bazen proaktif bazense çatışma sonrası yolculuğa her an yeni bakış açıları eklenebiliyor. Kararlar tek bir kaynaktan değil, tüm bireylerden beslendiği için daha hızlı ve amaca yönelik olarak değişiyor.
Bu süreçlerin konuşulduğu platformlarda fasilitasyon teknikleri merkezde oluyor, bu sayede de çok seslilik ön plana çıkartılıyor. Belirli bir kesimin zihninde canlanan çözüm önerisinden ziyade birçok yaratıcı zihnin ortaya çıkardığı sıra dışı çözümleri yakalamaya odaklanıyoruz. Bir problemi konuşurken farklı “liberating structures” tekniklerinden de yararlanıyoruz. Kök sebebe inmemize olanak sağlayan neden soruları, herkesin fikirlerini ve önerilerini konuşabilmesini sağlayan 1-2-4 – all teknikleri sıklıkla kullandığımız teknikler.
Buradaki en temel konu bizim için problemin nasıl bir yolla fırsata veya olasılığa dönebileceğine odaklanmak. Odak noktamızın gündemde olması için de sürekli amacı ve konuşmamızın neye hizmet ettiğini masanın ortasına görünür ve hatırlanır şeklinde koyuyoruz. Bizim için problemlerin çözüme kavuşması veya bir fırsata çevrilmesi için aklımıza gelen bütün öneriler aslında birer deney niteliği taşıyor. Deneyler ise olabilecek en hızlı şekilde hayata geçebilecek ve gözlemlenebilecek küçük parçacıklardan oluşturuluyor ki aksiyon süresi kısalsın.
Yani aslında büyük bir fil ile karşı karsıyaysak bunu sindirebilmek adına önce küçük parçalarından başlıyoruz buna kuyruğu bile diyebiliriz. :) Ekipler halinde bu deneyi hayata geçirerek bazen daily dediğimiz günlük 15 dakikalık sohbetlerle bazen de haftalık progress dediğimiz toplantılarımızda gündeme getirerek deneyin yarattığı etkiyi buna göre sürdürme şeklini gözden geçiriyoruz.
Problem çözme ile ilgili olarak şirket kültürünüzden bahseder misiniz? Direnç ile karşılaşıyor musunuz? Direnç ile karşılaştığınızda direnci kırmak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Tabii ki kültürümüzdeki kolektif zihin işleri bizim için kolaylaştırıyor. Bireylerden çok ekosisteme odaklandığımızdan dolayı başarı nasıl ki herkesçe sahipleniyor aynı şekilde ortaya çıkan başarısızlıklar da herkesin oluyor. Bu inisiyatif alma ve sorumluluk duygusunun güçlü olduğu kişilerle birlikte yol aldığımızdan zorlayıcı olmuyor genelde.
Ama pek tabii ki dönem dönem bizler de problemi dile getirmekten bunu bir fırsat veya öğrenim gibi görmeyip halı altına atmak istenen durumlar yaşamıyor değiliz. Burada odadaki fili konuşabilmek deyimi temel gündemimizi oluşturuyor. Evet bazen odanın içerisinde kocaman bir fil oluyor ve bu fil bazı sebeplerle konuşulmaktan çekinerek varlığı normalleştiriliyor. Bu noktada devreye takımdan illa biri giriyor, koçluk yapan ve mentor olarak sistemde olan kişiler vurgulayabiliyor ve şeffaflık ile gündeme getirebiliyor veya takımın kendisi bir noktada farkına varıyor.
Hiçbir şey karanlık bir odada; siyah bir kedi aramak kadar zor değildir. Hele odada siyah bir kedi yoksa…"
Konfüçyüs
Yukarıdaki cümledeki gibi aslında bizim problemlerimiz yani karanlık odalarımızda uğraştığımız ve açığa çıkarmak istediğimiz şey kedinin kendisi yani diğer bir ifade ile problemin sorumlusu olmuyor. Dolayısı ile biz olmayan bir kediyi aramıyoruz. Bunun yerine odanın aydınlanmasına odaklanıyoruz. Bu da aslında ekosistemimizdeki kaşiflere (yolculuğumuzdaki her bir bireye kaşif diyoruz.) özgür ve güvenli ortamda kesinlikle yalnız hissetmemeleri gerektiğini gösteriyor.
Yeni olasılıklara ve fırsatlara emin açacak bir problemi kim konuşmak istemez ki?