"Latro her alanda sıra dışı adımlar atmaya devam ediyor"

Latro’yu nasıl bir şirket olarak tanımlarsınız, hikayeniz nasıl gelişti ve şekillendi?

Bizler Türkiye'nin kolektif yönetime sahip ilk şirketiyiz. 2010’da İstanbul’da tekstil yardımcısı kimyasalları tedarikçisi olarak temellerini attığımız şirketimiz sanıyoruz bugün tüm alanlarda ilham veren bir organizasyona dönüştü. İhtiyaçlara odaklanmak önceliğimiz olduğu için Latro yalnızca bir hammadde tedarikçisi değil. Bu yüzden platformumuz, amacımız ve değerlerimize bağlı olarak çalışan azami özerkliğe sahip ekiplerden oluşuyor. Kendimizi tüm paydaşlarımızla birlikte bir ekosistem olarak tanımlıyoruz ve kaşiflere, yaratıcı düşünceye ve girişimcilere ev sahipliği yapıyoruz. Bugün Latro, tekstilden kozmetiğe, elektronikten havacılık ve tarıma kadar geniş bir kimyasal hammadde yelpazesi sunan sıra dışı bir oluşum.

Kendinizi bir şirket değil de platform olarak tanımlamanızın sebebi nedir?

Latro'yu bir şirketten çok, kendi ruhu ve değerleri olan her daim yaşayan bir organizma olarak tanımlıyoruz. Ekosistemimizi tanımlamaya, kim olduğumuzu ve hayallerimizi düşünmeye başladığımızda; müşterilerimiz, paydaşlarımız ve temas halinde olduğumuz herkes için sürekli olarak yeni olasılıklar peşinde koştuğumuz gerçeğiyle karşılaştık. Kimyanın deneyselliğinin gücüyle durmaksızın yeni yollar keşfetmenin, Latro kültürünün temel taşını oluşturduğunu anladık. Ekosistemin amacını en anlaşılır haliyle “Sıra dışı çözümler ile yeni olasılıklar yaratmak” olarak ifade edebiliriz.

Peki olasılıklar? Bu tanım aslında daha etkili ve değer yaratan ürünler ortaya çıkarmayı veya bir müşteriyi uzmanlıkla desteklemeyi ve hatta bazen tamamen pazarın gerçeklerinden aykırı bir şekilde sektörel değişikliklerin önünü açmayı ifade ediyor. Amacımızı gerçekleştirdik mi, hayır. Bu amaç tanımı ve hatta değerlerimiz aslında bir başlangıç. Elbette bu yolculukta Latro ekosistemiyle sürekli gelişecek ve yenileneceğiz.

Bahsettiğiniz bu sistem hangi sektörlere ne tip çözümler sunuyor? Nasıl bir organizasyon yapısına sahip?

Otonom bir şirket olan Latro'nun organizasyon şeması yok, ancak gelişen pazar dinamiklerine bağlı “hub” adında takımlarımız var. Start-up mantığıyla çalışan hub’lar, belirli bir pazar ihtiyacı etrafında kurulur ve üyeleri, müşteri ve tedarikçi gibi tüm paydaşlarıyla, değer üreten deneysel girişimler için birlikte çalışırlar. Latro halihazırda tekstil, tarım, kozmetik-ev bakım-gıda, savunma sanayi, baskı ve özellikle otomotiv sektörlerinde uzmanlaşmış altı hub ile hizmet veriyor. Latro’nun Habitat olarak adlandırılan ikinci kısmı ise finans, muhasebe, dijital sistemler, depo ve sipariş yönetimi gibi konularda uzmanlaşmış kaşiflerden oluşur. Bunun yanında Gardening adını verdiğimiz ve Latro’nun dışa açılan yüzü olan bir ekibe de sahibiz.

Geniş otonomiye sahip bu hub’lar, gelişmiş şeffaflık ve yetkinlik düzeyi ile çalışıyorlar. Bu iki değer sürekli büyüyen sistemimizin vazgeçilmez unsurlarıdır. Tüm ekosistem şeffaflık ilkemiz gereği radikal bir biçimde erişime açık olan maaşlar dahil bütün mali verilere ulaşabiliyorlar. Bir diğer değerimiz yetkinliği sağlamak için ise her kaşifimiz, “Kaşifin Yolculuğu” adı verilen özel bir eğitimden geçiyor ve finansal okuryazarlık, koçluk ve geri bildirim kültürü gibi sayısız konuda kendilerini geliştiriyorlar. Bunu ölçmek için ise herhangi bir kalıplaşmış klasik performans sistemimiz bulunmuyor.

Performans Sistemlerinin Olmadığından Bahsettiniz Peki bu Süreçleri Nasıl Gerçekleştiriyorsunuz?

Uzun süre Latro’da Temel Performans Göstergeleri (KPI) denilen bir performans ölçüm sistemi ile çalıştık. Sayısız performans verisini inceledik ve sistem gerçekten işe yaradı; ancak sıra dışı bir fark yaratma konusunda hiçbir katkısı olmadı. Her veriyi takip ediyorduk ve ekosistemdeki her bir kaşif kendisini KPI’daki performans satırlarına göre ölçümlüyordu. Bir süre sonra bunun yanlış bir yöntem olduğunu fark ettik.

Devamında ekosistemin sıra dışı çözümlerle beslendiğini fark ettik ve önümüze kısıtlar koyan hedeflerden kurtulduk. Hedeflerden kurtulup amacı çözüm üretmeye çevirdiğimizde oldukça sıra dışı ve daha hızlı büyümemizi sağlayan bir sonuç elde ettik. Denediğimiz diğer tüm performans sistemlerinin neticesinde anladık ki özgür düşüncenin kendine alan açabildiği ortamlarda yeşeren deneysellik olmadan başarı mümkün değil. Deneysellik sisteme girdiğinde takip ettiğimiz veri, kaç farklı deney yaptığımız oldu. Sıra dışı denemelerin önünü açar açmaz etkilerini gözlemlemeye başladık. Bu sayede Latro’nun çalışma modeli ve sloganı oluşmuş oldu: “Her halükârda dene, bolca yanıl, bolca hata yap ve sonra tekrar dene.”

Peki bu özgürlük ortamında işler nasıl devam ediyor?

Ekosistemin ritmi belli adımlarla şekillenir. İlki, merak duygusunu harekete geçiren “Discovery-Keşif” döngüsüdür. Hublar tarafından şekillendirilen “Expetiment-Deney” süreçleri en hızlı ve basit adımlarımızdır ve bu işler şeffaf bir şekilde “Progress-İlerleme” adını verdiğimiz haftalık toplantılarda gözden geçirilir. Ekip ihtiyaç hissetmeleri durumunda, aylık olarak kendilerini ve ekosistemi geliştirdikleri “Improve -İyileştirme” toplantıları düzenlerler.

Ayrıca üç ayda bir gerçekleşen ve tüm ekosistemin bir araya geldiği “Share & Learn- Paylaş & Öğren” adlı bir etkinliğimiz vardır. Bu aslında başarısızlıklarımızı anlamlandırdığımız ve başarılarımızı kutladığımız “bir araya gel ve bir ol” türünde bir etkinlik. Her kaşif unvanlarından ve rollerinden arınmış bir biçimde rekabet kaygısından uzak durarak yaratabileceği azami değere odaklanır ve böylece ekosistemdeki herkese ilham olabilmenin mutluluğunu yaşar.

Kendi Kariyer Yolculuğunuz Latro’da Nasıl Şekillendi?

Kariyerimin ilk adımında sistemin bir çarkı olmak yerine, düzeni tam olarak görebileceğim ve bir bütünün parçası olabileceğim bir çalışma ortamı hayal etmiştim. Çünkü yaşamımın her anında, kendimden daha büyük bir olguya hizmet etmem gerektiğini hissettim. Çok şanslıyım ki yolum Latro ile kesişti ve tam olarak olmak istediğim insanı açığa çıkarabileceğim ve sürekli gelişebileceğim bir platformun yaratıcılarından biri olma şansına eriştim. Ben Latro’da kendim olmak dışında hiç müdür, patron veya Ayrin Hanım olamadım. Hatalarımdan ve yanlışlarımdan yeni şeyler öğrenmeyi ve bir arada yol yürümenin verdiği güven duygusuyla yargılanmamayı ve yargılamamayı öğrendim.

Aslında Latro’da tek bir unvan var: kaşif. Latro’nun kurucusu Haluk Can Hür de dahil olmak üzere ekosistemimizde kimsenin tekil gücü yok ve bunun en güzel yanı bütün kaşiflerimize yönetimde alan açabiliyor olmamız. Bu yüzden biz hepimiz en yalın ve sade hali ile birer kaşifiz. Tabii ki her kaşif kendine istediği isimlendirmeyi yapabilir. Haluk’un öncülük ederek attığı bu adım, iş yapış şeklini değiştirmeye gönül vermiş Restart-Lab ekibinin de bizim yolculuğumuzda yer alması ile şekillendi ve vücut buldu.

Ben Latro’da kendimi değerlerimle özdeşleşen ve bütün bir şekilde aslında özgür hissettiğimi söyleyebilirim. Olduğunuz gibi hareket edebildiğiniz ve farklılıklarından korkmak bir yana bundan beslenebildiğiniz bir ekosistem burası. Dolayısıyla bu ortamda yeterince cesaretiniz varsa kişisel gelişimin ne kadar sınırsız olduğunu her gün yeniden görebilirsiniz.

Bu benim için aslında bir kariyer yolculuğundan çok kendimi gerçekleştirme hazzı olarak tanımlanabilir. Başkalarına dokunmak, insanlara değer katmak ve ilham olmak hayatımın tam merkezinde duruyor. Bu yüzden de Kagider Ailesine katılarak da bu adımı ileriye götürmek istedim. Girişimcilik yolu ile kadının güçlendirilmesine destek sağlayan bu güzel topluluk hayatıma farklı anlamlar da kattı. Keza Latro’da da farklı sivil toplum kuruluşları ile etkileşimimi arttırarak kendimden büyük bir şeyin parçası olduğumu hissederek etki alanımı genişletecek adımlar atıyorum.

Latro’yu özetle tanımlamak isterseniz ne söylersiniz?

Latro, tıpkı bir ekosistem gibi sürekli öğrenim, gelişim ve değişim sürecinde olan ve hata yapmayı ve yeniden başlamayı seven insanların bir araya geldiği bir ağdır. Bu yüzden her gün değişmeye ve gelişmeye devam ediyoruz! Sıra dışı çözümlerin getirdiği yeni olasılıkları yaymak ve yaratıcı yönümüzü her an güçlendirmek için keyifle yol alıyoruz.